Türkiye Eylül 2015′ e geride bıraktığı hayli sıcak bir yazın gündemi ile giriyor.
20 Mart tarihinde yaşadığımız Güneş Tutulmasının ardından, hemen hemen her ay belirttiğim “ekonomi” ile ilgili göstergelerin artık açık seçik şekilde tüm toplumca algılanır hale gelmesi hiç kuşkusuz ki Hint Astrolojisine göre 14 Temmuz’ da yer değiştiren Jüpiter’ in derecesel olarak güçlenerek, bizlere ekonomik kriz ile ilgili ayak seslerini hissettirmesinin eseridir.
Jüpiter son 2 senedir Türkiye’ nin 1. Ve 2. Evleri üzerinde dolaşarak, bizlere aslında maddi olarak koruma ve bereket enerjilerini sonuna kadar tattırma eğiliminde idi.
Bu konuyu 2 ay önce yayımladığım yazımda aşağıdaki gibi aktarmıştım:
(28 Haziran tarihinde yayınladığım, Temmuz 2015 Burç Yorumları yazımdan)
“…….. 1 senedir Türkiye’ nin maddi konular, para piyasaları üzerindeki durumunu iyi, bereketli kılan ve koruyan Jüpiter‘ in; artık bu alandan ayrılarak, verdiği olumlu enerjilerden ekonomimizi yoksun bırakacak olmasıdır. Mart ayında yaşadığımız Güneş Tutulması ve sonrasındaki pek çok aylık etki yazımda belirttiğim gibi bu konu Türkiye’ de –Jüpiter‘ in yer değiştirip, ülke haritamızda 2.; yani “para”yı yöneten evini terk etmesi ile birlikte- artık toplumca yüzleşmek zorunda kalacağımız en önemli konu başlığı olma potansiyeline sahip gözükmekte…..”
Jüpiter’ in bu hamlesinin hepimizin anlayacağı hali ile bize etkisi: toplumca artık ekonomi anlamında şans bizden yana değildir. Dolar, faiz, enflasyon, dış borç gibi herkesin cebine giren parayı azaltacak etkenlerin önündeki koruyucu bariyer (Jüpiter) kalkmıştır.
Eylül ayı boyunca Jüpiter’ in yeni yerleştiği alan olan Türkiye’ nin 3. Evi açısından, yine 28 Haziran tarihli yazımdan alıntı yapacak olursam özellikle komşularımız ve yazılı iletişim temsil eden alanlarımızda süregelen sorunlarımızın devamlılığı ve büyümesi vaadi astrolojik olarak dikkat çekmektedir:
“……..Ayrıca Jüpiter‘ in yeni yerleştiği yer, Türkiye’ nin komşularını, basın-yayın, taşımacılık ve iletişimini temsil eden 3. Ev olacağından, tüm bu konu başlıklarında, değdiği her şeyi iyi veya kötü ayırt etmeksizin büyüten Jüpiter, bizlere komşularla ilişkilerimiz, basın – yayın kuruluşları, ulaşım ve iletişim alanlarının vurgulu şekilde öne çıktığı 1 senelik bir dönem yaşatma vaadini de veriyor gözükmekte…”
Temmuz ve Ağustos aylarının bize yaşattığı gezegen transitlerinden majör öneme sahip olanlardan bir tanesi de Satürn. Uzun döneme yayılacak kalıcı etkileri olacağı kuşkusuz.
Aslında bulunmaktan hoşlandığı bir evde olmasına rağmen Satürn, katı tutumları ve sabit fikirliliği körükleyen bir noktayı da tetikleme potansiyeline de Akrep Burcundaki seyahati esnasında malesef son derece elverişli duruma gelmekte.
Kişisel haritalarda bireyi yalnızlaştırma eğilimi veren bu yerleşim, ülke haritası açısından bakıldığında da Türkiye’ nin dostunu düşmanını ayırt etmekle ilgili çok sancılı bir sürecin içerisinden geçeceğini ve bu sürecin baş aktörleri arasında silahlı güçlerin bulunacağını göstermekte.
31 Temmuz tarihli, Ağustos 2015 ve Türkiye yazımdan yine aktaracağım gibi:
“……..Ağustos ayında Jüpiter‘ in yanında gökyüzünün en büyük aktörlerinden Satürn de, Akrep Burcunda ve Türkiye’ nin 6. Evi üzerinde uzun süredir bulunduğu geri hareketten çıkarak düz harekete geçecek. Yani bir anlamda uzun süredir pasifize olmuş, yapmak istediklerini gerçekleştiremeyen Satürn‘ ün değişim getiren sancılı enerjilerinin önü açılmış olacak.
Peki hangi alanda?
Bunun için de yine Akrep Burcunun ve Satürn‘ ün şu anda bulunduğu yerin, Türkiye Haritasında hangi eve düştüğüne bakmamız gerekir ki; bu da Hint Astrolojisine göre Türkiye’ nin düşmanlarını, polis-asker gibi silahlı kuvvetlerini, ulusal savunmayı, sağlık sektörünü ve genel anlamda çalışan kesimini temsil eden kötücül (malefik) evlerinden birine (6. Ev) denk gelmektedir……”
Tüm yaz boyunca Türkiye üzerinde biriken enerjilerin açığa çıkma noktasını tetikleyecek olan Tutulmalara tüm bu özetten sonra ayrıca bakmakta fayda var…
13 Eylül Güneş Tutulması ve 28 Eylül Ay Tutulması:
Hint Astrolojisine göre Aslan Burcunda Purva Phalguni Takım Yıldızında Jüpiter’ in de katılımı ile gerçekleşecek olan bu tutulmayı Satürn de bulunduğu noktadan görünümde tutuyor olacak.
Aslan Burcu Türkiye haritasında 3. Evi yani az önce de belirttiğim gibi komşuları ve iletişimi, ulaşımı temsil etmekte.
Jüpiter ise Türkiye’ nin dış ilişkilerini, uluslararası anlaşmazlıkları, ticari hayatı temsil eden 7. Evi ile devlet başkanlarını, iktidar partisini ve yurt dışındaki itibarını temsil eden 10. Evin yöneticisi olarak 13 Eylül Güneş Tutulması’ nın tam içinde yer almakta.
Tüm bu karmaşık enerji yumağını ise Türkiye’ nin 6. Evinden (Hint Astrolojisine göre Türkiye’ nin düşmanlarını, polis-asker gibi silahlı kuvvetlerini, ulusal savunmayı, sağlık sektörünü ve genel anlamda çalışan kesimini temsil eden ev) Satürn görünümde tutmakta.
Bir Güneş tutulmasının olmazsa olmaz aktörlerinden bir de Ay’dır ki; Türkiye’ nin haritasında 2.; yani para evini Ay gezegeni yönetmektedir.
Güneş ve Ay’ ın aynı hizaya gelerek, tutulmayı gerçekleştirecekleri takımyıldızın Hint Astrolojisine göre yer aldığı dilim (pada) ise Mars’ la yönetilen öfkeli duyguları, ani çıkışları, tutkulu ve kontrolcü davranışları tetikleyen bir noktada yer almaktadır. Temsil ettiği kişiler ise devlet yöneticileri, diplomatlardır.
Güneş kendi evinde son derece güçlü konumda iken gerçekleşecek bu tutulma, etkilerinin de üzerimizde uzun soluklu olacağını göstermekte.
Yukarıdaki astroloji bilgilerine dayanan açıklamalara istinaden 2015′ in sonuna doğru bu Güneş Tutulması ile Türkiye’ nin yüz yüze gelmek zorunda kalacağı en önemli konu başlıklarını sıralayacak olursak: Ekonomi, komşular, devleti yönetenler, silahlı güçler, basın yayın kuruluşları, uluslararası ilişkiler, düşmanlarımız, siyasi fikir ayrılıkları fazlasıyla öne çıkan alanlar olmaktadır.
Yaz ayları boyunca zayıf bir ihtimal olarak belirse de gerçekleşmemiş olan koalisyon sürecinden sonra; yeni bir seçim gündemi, ya da belirsizliğin etkin olduğu huzursuz bir dönem Türkiye’ yi kaçınılmaz olarak beklemektedir.
Ekonomiyi temsil eden alan 2. Ev; geçtiğimiz yıllardaki korumadan mahrumdur ve bu alanda Eylül’ ün ilk haftasında ileri harekete geçecek olan Venüs, Türkiye’ nin 5. ve 12. (spekülatif kazançlar/borsa ve kayıplarını temsil eden noktalar) evlerinden sorumlu olduğundan yeni bir dalgalanmayı bile para piyasalarında gündeme getirebilir.
3. Evde ise komşular, iletişim gibi konularda tutulma enerjileri ile açığa çıkmayı bekleyen birikmiş bir “ne ekildi ise onun biçileceği” potansiyel, ileri atılım yapmak için beklemektedir.
Askeri güçleri ve düşmanları temsil eden 6. Evdeki Satürn ise bize eksik çalıştığımız dersleri vermek için fırsat kollamaktadır.
4 ve 10. Evler aksında yerleşen Rahu ile Ketu ise ülkeyi yöneten iktidar ve topraklarımızın bütünlüğü ile ilgili hattı tabiri caiz ise gitar teli gibi germektedir…
Tüm bu süreç içerisinde öfkeli ve hissi tepkilerin Güneş Tutulmasının içinde oluştuğu takımyıldız itibari ile daha da belirginleşeceğini ifade etmek de pek yanlış olmaz.
Toplumsal olarak sinirlerimizin gerileceği bu süreç hepimiz açısından adeta bir sınav niteliği taşımaktadır.
13 Eylül Güneş Tutulmasının hemen ardından gelen 28 Eylül Ay Tutulması ise Güneş tutulmasının açtığı yolu, bir nevi tamamlayıcı niteliği ile son dokunuşuyla taçlandırma potansiyeline sahip olacak.
Türkiye’ nin devlet yöneticilerini temsil eden evinin tam üzerinde yaşanacak bu Ay Tutulması da topraklarımızın bölünmez bütünlüğünü, silahlı kuvvetlerimizi ve topraklarımızda yaşayan tüm vatandaşları kapsayan noktaları, üstelik de tansiyon yükseltici savaşçı gezegen Mars’ ın görünümü altında tetikleyecek.
Hint Astrolojisi disiplini içerisinde gökyüzündeki gezegen hareketleri incelendiğinde Eylül ayı başta devlet büyükleri olmak üzere tüm vatandaşlarımız adına sağduyulu olmaya çalışmamız gereken bir süreç olarak ciddi şekilde öne çıkmaktadır.
Tutulmaların toplumsal olarak içimizde biriktirdiğimiz enerjilerin ortaya çıkması anlamında ciddi tetikleyici görevleri vardır.
Tutulmanın gerçekleştiği ay hemen bu dikkat çeken konu başlıkları ile yüzleşmesek de, devamındaki 6 aylık süreçte çok ciddi değişim süreçlerinin içerisinde toplum olarak kendimizi sürükleniyor olarak bulmamız olasıdır.
Biraz daha uzağa göz atacak olursak; tutulmalar sonrasında 2016 yılına adım attığımızda ise gökyüzünde Ocak ayı itibariyle oluşmaya başlayacak kare görünümler, Türkiye açısından uzun ve sancılı başka bir dönüşüm sürecini daha tetikleme potansiyeline işaret etmektedir.
Türkiye için esas sancılı ve büyük etkilerin yaşanacağı dönem zaten 2016 yılıdır ve etkileri 2017 ortalarına kadar sürebilecek uzun, ince bir yolu 2015’in sonları itibariyle çizmektedir…
Hint Astrolojisinin felsefi tarafına baktığımızda ise geçmişi ve hasır altına süpürdüklerimizi temizlemeden, ilerlememiz mümkün değildir. Bireysel hayatlarımızda geçerli olan bu basit ama değişmez kural; toplumların, büyük kurumların var oluş yolculuğu için de geçerlidir.
O nedenle astrolojik olarak çizilen potansiyel tablo çok iç açıcı gibi gözükmese de daha aydınlık yarınlar için bilinçli şekilde karanlık gecelerden geçilmesi gerekliliğini de unutmamak gerekir. Yani hayat gecesi ve gündüzü ile bir bütündür.
Gök kubbenin bize söylediklerine astroloji vasıtası ile kulak vermenin amacı da zaten yaşananlara daha yüksek bir bilinç seviyesi ile yaklaşarak, daha tedbirli şekilde hayat yolculuğumuzda yol almanın önünü açmak olmalıdır.
Elbette bireysel olarak kendi harita etkileri doğrultusunda bu olumsuzluklardan minimum seviyede yaşayacak kişiler olacaktır. Ancak istisnalar kaideyi bozmaz diyerek, genel anlamda konjonktürün bize yaşatacağı atmosferi doğru algılayarak, kararlarımızı daha az riske girerek vermemiz gerektiğini, bu yazı vesilesi ile bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Tutulmaların, olumlu enerjilerin önünü açması dileği ile…
Sevgilerimle,
©Hint Astroloğu
25 Ağustos 2015